13 Şubat 2010 Cumartesi

Yüzüncü Ad


Nihayet bitirdim. Semerkant'ı ne güzel okumuştum oysa. Ama bu kitap elimde süründü. Başlarken çok da hoş gelmişti ama sonra karşılıklı olarak tempomuzu düşürdük. Beğendim mi? Çok değil. Semerkant ile karşılaştıramam. Benim düşüncelerim böyle ama belki bunu daha çok sevenler de olabilir.

Hikaye 1666'da dünyanın sonunun geleceğine inanılan bir zamanda, Allah'ın 99 ismine ek olarak büyük sırları içinde barındıran 100. adının içinde olduğuna inanılan kitabın çevresinde gelişiyor.
Arka kapaktan

Doğu'daki Cenevizlilerden, antika tüccarı Baldassare Embriaco, 1665 yılı sonlarında, soyunun yüzyıllardır yaşadığı Lübnan'dan yollara düşer. Ertesi yıl, İncil'e göre "Canavar'ın Yılı"dır. Kimilerine göre düpedüz Mahşer: Kan, ateş, yıkım ve her şeyin sonu... Zamanın sonu!

Dünyayı ve Baldassare'yi kurtarabilecek tek şeyse, Yüzüncü Ad'dır. Kimselerin göremediği bir yazma kitap ve bu kitapta açıkladığı söylenen bir ad: Allah'ın, Kuran'da anılan 99 adının, sıradan ölümlülere bildirilmemiş olan yüzüncüsü... Tanrı'nın gizli ve yüce adı...

Yüzüncü Ad'ın peşinde önce İstanbul'a uğrar Baldassare'nin yolu; oradan İzmir'e, Sakız'a, Cenova'ya, Amsterdam'a, sonra Londra'ya...

Kitaptan bir parça

...Oturmuştuk; bir şeyler söyleyerek tokuşturduğumuz bardaklarımız elimizdeydi; o bana gülümsüyordu ve birbirimize söyleyecek bir şeyimiz olup olmadığını soruyordum kendi kendime; tam o sırada önlüğünün cebinden küçük bir çakı çıkardı ve onunla masanın üstüne bir dikdörtgen çizdi.

"Bu masamız" dedi.
Önce benim tarafıma, sonra da kendi tarafına birer küçük yuvarlak çizdi.
"Bu benim, bu da sen"
Anlamamıştım ve gerisini bekliyordum.
Elini masanın ucuna kadar uzattı ve beni simgeleyen küçük yuvarlakta sonuçlanan, dolambaçlı bir çizgi çizdi hiç sakınmadan; sonra öbür uca gitti ve kendinde biten, daha da dolambaçlı bir çizgi çizdi.
" Ben buradan geldim, sen de buradan. Bugün aynı masada oturuyoruz. Ben sana yolumu anlatacağım sen de bana seninkini."

İşte böyle. Şimdi aynı yazarın, Amin Maalouf, elimdeki son kitabını da okuyacağım. Ölümcül Kimlikler . Bakalım bu nasıl?

8 yorum:

yıldız dedi ki...

kitap sürününce ne fena oluyor değil mi?

zizim bizim dedi ki...

yıldız süründüren utansın :)) gerçekten fena oluyor..

e. t. dedi ki...

bo olmadı şimdi. bende okuyacaktım, şimdi bu önyargıyla kendimi sıkılmış hissedeceğim :P
Bana kitabı verecek arkadaşım daha bitirmedi. bakalım O ne diyecek.

zizim bizim dedi ki...

e.t. arasıra öyle olur ya sen pek beğenmezsin kitabı, başkası bayılır. inşallah o sever ve kitap için sana benden daha iyi bir referans olur :) ne yapayım ama sevmedim?? :))

Mavi Atölye dedi ki...

Okuduğum kitabı yarım bırakmama huyum var yarım bırakınca köü hissediyorum kendimi ama sevmeyince de işkence oluyor gerçeken:)

zizim bizim dedi ki...

ümit aynı huy bende de var :) çok nadir olarak bırakırım. yok bu işkencelik gibi de değildi ama "çok sarmadı" diyelim :)

Stil Direktoru dedi ki...

Semerkant ah ah diyorum geç okumuşsun ama okumuşsun balım çok sevdiğim kitaplardan biriydi eskidir ama Kürk Mantolu Madonna'yı da öneririm canım

zizim bizim dedi ki...

Edacım ya Semerkant'ı okumuşum, unutup bir daha okudum :)) ben de yüksek dozda unutkanlık var da :)